CHP Kestel İlçe Başkanı Hatice Doğan’dan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada;
“8 Mart 1857 Yılında, ABD’de bir fabrikada, kadın dokuma işçilerinin; uğradıkları haksızlıklar, uzun mesailer ve çok düşük ücretlere tepki göstererek daha iyi koşullarda, daha uygun mesai saatlerinde, “eşit işe eşit ücret” istekleri nedeniyle greve gitmelerinin ardından yaşanan polis şiddeti ve fabrikanın ateşe verilmesi sonrasında maalesef 129 kadın can verdi.
Dünyada büyük yankı bulan bu olaydan yıllar sonra, Kopenhag’da toplanan uluslar arası kadın örgütleri 8 Mart gününü Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan etti. 1910 yılından bu yana dünyanın dört bir yanında çeşitli etkinliklerle kutlanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü uzun yıllar sonra ülkemizde de kadın hareketinin mücadele günü olma niteliğine kavuştu. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, farkındalığı arttırmak, kadınların örgütlenmesi ve mücadelelerini duyurmak adına oldukça önemlidir.
Toplumun en etkili, birleştirici ve koruyucu unsuru kadındır. Kadın, emeğin, sabrın, vicdanın ve sonsuz sevginin adıdır. Adaletin de fedakârlığın da yanında hep kadın vardır.
Ülkemizde, modern yaşamda kadının yerinin ve kimliğinin hak ettiği yerde olması için ilk çalışmaları Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk başlatmıştır. Türk Kadını Atamızın önderliğinde hak ve özgürlük mücadelesinde erken yol kat etmiş, yaşamın her alanında kendisini göstermeye başlamıştır. Cumhuriyetle birlikte gerçekleştirilen devrimler sayesinde eşit birey, eşit yurttaş olarak toplumsal yaşam içerisindeki yerini alan Türk Kadını, o günün koşullarında dünyanın en gelişmiş ülkelerinden daha geniş haklara sahip olmuştur.
Ancak ne yazık ki bugün artık o başlangıç noktasının dahi çok gerisindeyiz. Son 20 yıldır kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar suçları iyice arttı. Kadınlarla erkeklerin eşit olduğu inancına sahip olmayan, kadının çalışmasını istemeyen, kadını ikinci sınıf bir insan olarak gören bir zihniyet ile kadın haklarının gelişmesi, ilerlemesi ve kadınların toplumda hak ettikleri yeri alabilmesi mümkün değildir. Biz toplumun yarısı olan kadınların ayaklarından yere zincirlenmesini asla kabul etmeyecek, insan özgürlüğüne yönelik bu büyük haksızlıklarla mücadelemize devam edeceğiz.
Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri aynı zamanda bir kadın devrimidir. Ve kadın mücadelesini ileri taşımanın tek yolu Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerine sıkı sıkıya sarılmaktır. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.”
Kadınlara gerçek değeri verememiş toplumlarda hem sosyal, hem ahlaki açıdan çöküşler başlar. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesindeki kazanımlarının her gün biraz daha tasfiye edildiği, bunları korumak ve yeni haklar elde etmek için sürekli sesini yükseltmek zorunda kaldıkları bir siyasi iklimde yaşıyoruz. Kadınlar çoğunlukla çalıştırılmamakta, çalışma şansı bulanlar da yedek ve ucuz işgücü olarak görülmekte, sosyal güvencesiz bırakılmaktadır. Erkeklerle aynı işi yapan kadınlar sadece kadın oldukları için daha düşük maaş almakta, yönetici pozisyonlarında çalıştırılmamaktadır. Okulda olması gerekirken çocuk yaşta evlenmeye hatta anne olmaya zorlanan çocuklarımız bu anlayışa karşı isyanlarını hayatları ile ödüyor. Çocuğu ve ailesi için büyük özverilerle tenceresini kaynatmaya çalışan, büyük zorluklar içerisinde eğitimine devam etmeye çalışan kadınlarımız, acımasızca katlediliyor, yaşamlarının baharında hayattan koparılıyor.
Demokrasi, özgürlük, eşitlik, barış isteyen kadınların seslerini boğmak hiç bir zaman mümkün olamamıştır, olamayacaktır da. Unutulmamalıdır ki; 8 Mart, tüm bu sorunların aşılmasında bir kutlama değil, bir mücadele günüdür. 8 Mart’ın tüm dünya kadınlarına eşit haklar ve özgürlükler getirmesi dileğiyle. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nüzü kutluyor, hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.” ifadelerini kullandı.